Umarım herkesin keyfi yerindedir. Çok şükür havalar ısındı, güneşli günleri çok özlemişiz. Gebe olanlarımız için bu havalar tam bir yürüyüş havası, değil mi? Gebelik döneminde yapacağınız düzenli yürüyüşler hem sizin hem de bebeğiniz için çok kıymetli. Ah birde deniz kenarında yaparsanız o yürüyüşü, tadından yenmez.
Sevgili gebeler, lütfen hareket etmekten korkmayın!
Geçen haftalarda en özel yolculuğumuz olan gebelik yolculuğunun sonlarına yaklaştığımızı ve bu sonun aslında harika bir başlangıçla devam edeceğini konuşmuştuk. Yoksa okumadınız mı? Okumadım derseniz çok üzülürüm. Hemen geçen haftalardaki yazılarımı okuyup bu yazıya geri dönebilirsiniz.
Bugün ise biraz doğumdan bahsedelim istiyorum. Ama doğumu konuşmadan önce sizinle küçük bir anlaşma yapalım.
Doğum ile ilgili herhangi bir yazıyı okurken, herhangi birinin doğum hikayesini dinlerken, dizilerdeki ya da filmlerdeki doğum sahnelerini izlerken lütfen size ve bebeğinize iyi gelmeyecekleri eleyin. Dinlemeyin, izlemeyin ya da okumayın.
Doğum mucizevi bir şey… Evet, siz bu mucizeyi gerçekleştirecek kişisiniz. Siz bunu başaracak kişisiniz.
Lütfen kendinize güvenin, siz doğuştan bu güce sahipsiniz.
Vücudunuz -eğer siz isterseniz– bebeğinizi en güzel şekilde ağırladığı gibi karşılayacaktır da. Önce bu konuda bir anlaşalım ve hadi biraz doğumu konuşalım.
Normal doğum, tabirini pek sevmesem de ara ara kullanmak zorunda kalacağım. Doğum, zaten normal bir durum olduğu için tekrar normal dememize gerek yokmuş gibi geliyor bana. Gebeliğinizin son aylarına doğru, herhangi bir hayvanın doğumunu izlemenizi tavsiye edebilirim. Onlar için doğum, nasıl hayatın bir parçası haline gelmişse aslında bizler için de son yıllara dek öyleydi. Tarlalarda çalışırken doğuran kadınlarımız vardı bizim. Sonrasında hem bebeğiyle zaman geçiren hem günlük işlerini devam ettiren…
Doğumu gerçekleştirecek olan da güzelleştirecek olan da sizsiniz.
Bebeğinizle kavuşacağınız anın nasıl olmasını istiyorsunuz? Bu soruyu lütfen düşünün. Gözlerinizi kapatın hayal edin, bebeğinizle kavuşacağınız o ilk anın nasıl olmasını istersiniz? Gözlerinizi açın ve lütfen aklınızdan geçen her şeyi not alın.
Evet, haklısınız. Önce kendinizi güvende hissetmelisiniz.
Evet, haklısınız. Çok aydınlık olmamalı doğum yapacağınız ortam. Biraz loş bir ortam olmalı.
Evet, haklısınız. Sizi, siz kadar iyi anlayan insanlar olmalı yanınızda. Ama oldukça az sayıda olmalı bu insanlar.
Evet, haklısınız. Uzun bir yolculuktu. İkinizde yoruldunuz, birbirinize kavuşur kavuşmaz buluşmalı tenleriniz birbirine.
Evet, haklısınız. Eşiniz, tüm gebelik sürecinde yanınızda olduğu gibi doğumda da yanı başınızda olmalı. Çünkü o, sizin yol arkadaşınız.
Evet, haklısınız. Sadece siz değil, bebeğinizde size kavuşmak için çok çaba sarf ediyor. Her ikinizin de gösterdiği bu çaba, gerçekten alkışlanmaya değer.
Evet, haklısınız. Kavuşma için gösterdiğiniz tüm bu çabalar, sizin için biraz ağrılı olabilir ama eğer hayal etmeye, başka şeyler düşünmeye, en sevdiğiniz şarkıyı dinlemeye, suyun kolaylaştırıcı gücünü kullanmaya, en sevdiğiniz kokuya odaklanmaya çalışırsanız, hissettiğiniz bu dalgaları daha az hissedebilirsiniz.
Evet, haklısınız. Sizinle beraber bebeğinizin her gelişimini takip eden, gebelik sürecini birlikte geçirdiğiniz, bir diğer yol arkadaşınız olan ebeniz doğum anında da sizinle olmalı.
Siz her konuda haklısınız. Çünkü “o gün” sizin gününüz. Siz nasıl hayal ettiyseniz öyle olmalı.
Bebeğiniz, en güzel karşılamayı hak etmiyor mu? Ona en güzel karşılama; en doğal şekliyle, herhangi bir müdahale istemeyen, bilinçli, kendi gücüne ve bebeğine güvenen, doğumu unutulamayacak ve doyumu anlatılamayacak kadar güzel bir hale getiren annedir.
Doğum, büyüleyici bir şey… Lütfen böylesine güzel ve anlamlı bir günden –bebeğinize kavuşacağınız günden- korkmayın! Dalgalarla hissedeceğin ağrının sürekli olmayacağını unutmayın!
Harika bir anne olacaksınız. Kendinize güvenin ve doğumunuza sahip çıkın!
Hayal ettiği gibi doğum yapan nice kadınlarımızın olması dileğiyle…
Sevgiyle kalın.
Ebe Fulya Batuhan
